26 Nisan 2016 Salı

Boşu Boşuna Trad

Her nefes aldığında yaşadığın için değil; ölüme bir adam daha yaklaştığın için mutlu oldun mu sen hiç? Ben oldum!

Ya da onun yerine senin aldığın her nefes için lanet okudun mu hiç?

Kendini kalabalıklar içerisinde bile yapayalnız hissettin mi hiç?

Herkesin hakkında her şeyi bildiği, yaşadıklarını anladıklarını söyledikleri oldu mu hiç? Benim oldu.. Hem de oldukça fazla. Ama hiç kimse hiçbir boktan anlamadı bugüne kadar. Kafa ütülemekten de başka yaramadılar işe. Zaten her şeyin en iyisini bilir be arkadaşım.. Herkes haklı bir ben haksız koduğumun hayatında.

İntihar etmek isteyip kendini öldüremeyecek kadar ödlek oldun mu hiç? Ben oldum!

Şimdi intihar deyip de atma yabana. Bin bir türlü yolu var. Mesela asmayı denedim kendimi, ip koptu. Silah alıp kafaya sıkayım dedim, param yetmedi. Uçurumdan atlayım dedim yaşadığım yer ovalık. Neyse sonra ne yapabilirim diye düşündüm, taşındım. Ecza dolabına ilişti bir an gözüm. Adını telaffuz dahi edemediğim bir kutu hap içtim. Hayır madem içtin çıkmasana evinden dangalak! Rahatlıkla öl de mi. Yok! Balkonda otururken adamın teki karısını dövüyordu. 'Vay namussuz sen napıyorsun karına' deyip bir hınçla attım kendimi sokağa. Adama yumruğu yapıştıracakken gözüm karardı. Heh dedim gidiyoruz. Yaşşa! 
Acilde açtım gözümü. Sonra aldılar beni psikiyatriye yönlendirdiler. Gözlüklü, tombul, pantolon askılı bir adam hacı yatmaz gibi başını sallayarak bir şeyler anlatmamı istedi. Ben anlatmadıkça zorladı. Anlatmadım. Sonra hastaneye kaldırdılar beni. Günlerce tek bir odada tuttular. Ara ara ise bahçeye çıkardılar. Diğer akıllılarla birlikte sosyalleşmemi istediler. İnsan ölmeyi istedi diye akıl hastanesine kaldırılır mı? Kaldırılırmış. Hoş ölmeyi başarsaydım da cenazeme üç beş kişi gelirdi. Yalandan gözyaşı dökerler sonra da “cenaze selfiesi” yaparlardı. Bak mahrum bıraktım şimdi bu zevki onardan. Ben sarı hastanede anladım aslında gerçek akıllıların içeride olduğunu. Orası ayrı bir dünya. Sanki bir ütopya. Yokken var gibi; varken yok gibi. Böyle hissedeceğimi tahmin etmezdim. Kafamda milyonlarca soru var, cevapsız. Soru demişken; Her nefes aldığında yaşadığın için değil; ölüme bir adam daha yaklaştığın için mutlu oldun mu sen? Ben oldum. Hem de her nefes alışımda. Tık,tık eden kalbime lanet okudum günlerce. Tık! Deyip gitmek istedim hep. Olmadı yapamadım. Ölmeyi bile başaramadım. Attılar beni oraya. Şimdi mi? Memnunun halimden aslında. Peki neden kaçtın o kadar memnunsun diye soracak olursan; haklısın aslında. Bilmem.. Bak cevap bulunamayan sorular silsileme bir yenisini ekledin sen de. Ne güzel! Neyse.. Çok uzun konuştum. Ama güzel oldu. Bir adım daha yaklaştım ölüme. Gencecik bünyeler göçüp giderken bu diyardan gönlü yorgun ben kazık çaktım sanki. Ben ölsem. Onlar ölmese. Ben ölmedikçe onlar ölüyor bir bir. Yalvardım, küfür ettim hatta öldürsün, çarpsın atsın beni diye. Yapmadı yukarıdaki. Sana bir şey deyim mi arkadaşım; yukarıda gerçekten biri varsa ya beni gerçekten çok seviyor ve türlü oyunlarla benimle eğleniyor. Ya da benden öyle çok nefret ediyor ki yanına bile almak istemiyor. İşte böyle be arkadaşım. Seninle muhabbet iyi geldi. Oo vakitte bayağı bir olmuş. Denese ölüme koştun dakikalardır diye.. 
_______________________________________________________________________

Adresi biliyorsunuz; melissancak23@gmail.com 

Yahya Kemal'in dizeleriyle selamlayalım yeni günü;
"Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar; seher seher bir bülbül öter"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder