Onlarca insanın yanından geçiyorum, günbatımında. An geliyor fotoğraflarının "arkadan geçen" i, an geliyor sohbetlerinin kulak misafiri oluveriyorum. Kahkalarındaki samimiyetsizliği duyuyor, gözlerindeki kahrı görüyorum. Göremesem bile hissediyorum, en derin korkularını. Ne yapabilirim ki, böyleyim ben. İnsanları tanıyabiliyor, sözcüklerin ardını görebiliyorum. Sesteki en küçük titremeyi hissedip duvarlardaki hikayelere kulak verebiliyorum.
Onlar bilmeden bu kadar hayatlarındayken yanlarından geçtiğimi fark bile etmiyorlar. Umursamıyorum ben de bunu. Alıştım artık. Devam ediyorum yürümeye. Gökyüzündr salınan bir uçurtma gibiyim. İplerim birinin/birilerinin elinde ama esen rüzgara göre yönümü belirliyorum. Havada kalmak da; yere çakılmak da benim tercihim! Size bir sır vereyim mi? Bazen yere çakılmayı istiyorum ve bundan keyif alıyorum. Çünkü o zaman bir süreliğine iplerim serbest kalıyor.
Tercihlerim yönlendirdi bugüne kadar beni, seçimlerim 'ben' olmama firsat verdi. Ve belki de bu şekilde beni fark etmeyen insanların ruhlarının derinliklerini görebildim, duyabildim. Belki de bu durum hoşuma gittiği için "görünmez" olmayı seçtim. Yani aslında şikayetçi olduğum şey benim seçimlerim sanırım. Şimdi, her adımımda bununla yüzleşiyorum.
Yürümeye devam ettiğimden bahsetmiş miydim? Gün oldukça indi. Kızıllık gözlerimi büyülüyor. Ve hala kimse fark etmiyor beni.
Durun, bir kişi dışında kimse.. Başını kaldırdı ve gülümsedi bana, tabii ki içten bir gülümseme de benden ona ulaştı. Görünmezlik zırhımı inceltti. Bazı şeyleri mi hissetti acaba? Mesela tercihlerimin yarattığı pişmanlıkları ya da dalgakıranın bile dağıtamadığı boyumu aşan dalgaları? Sahi, ne hissettin de gülümsedin çocuk?
Günbatımları güzeldir; gündoğumları kadar olmasa da..
29/4/18 - İzmir
* Kendi hikayemi degil belki ama eminim ki birinin hikayesini paylastim bu ay. Sizde kndik hikayenizi bhikayenizi benimle paylasmak isterseniz, adresi biliyorsunuz:)
melissancak23@gmail.com

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder